Bölgedeki fosil kalıntıları ortasında sürüngen ayak izleri, bitki fosilleri ve hatta yağmur damlası izleri bulunuyor. Bu harika keşif, bilim insanlarını tarih öncesi dünyaya dair yeni ipuçlarına yönlendirdi.
ŞAŞIRTICI KEŞİF YÜRÜYÜŞ SIRASINDA GELDİ
2023 yılında İtalya’nın Lombardiya bölgesindeki Valtellina Orobie Dağları Parkı’nda eşiyle birlikte yürüyüş yapan Claudia Steffensen, sıradan bir kaya üzere görünen bir taş modülüne bastığında garip biçimler fark etti. Taş üzerindeki dalgalı çizgiler ve dairesel desenler, Claudia’yı daha yakından bakmaya yöneltti. “Bunların ayak izleri olduğunu fark ettim,” dedi Steffensen.
Bilim insanları, Claudia’nın keşfettiği taşın bir tarih öncesi sürüngene ilişkin ayak izlerini barındırdığını tespit etti. Bu taş, bir vakitler tropikal göllerle kaplı olan bir ekosistemin küçük bir kesimini temsil ediyor. Paleontolog Ausonio Ronchi, bu ayak izlerinin, kumtaşı ve şist katmanlarının hâlâ çamur ve kum olduğu, suyla kaplı alanlarda oluştuğunu belirtti. “Göller ve ırmakların kenarındaki bu yüzeyler, yaz güneşiyle kurudu ve ayak izleri korunarak üzeri yeni kil katmanlarıyla kaplandı,” diye ekledi.
FOSİLLERİN MÜKEMMEL KORUNMA SEBEBİ
Guardian’da yer alan habere nazaran; Keşfedilen ekosistemin bu kadar uygun korunmuş olması, geçmişte bölgenin suya yakın olmasından kaynaklanıyor. İnce taneli kumtaşları içinde hapsolmuş bu fosiller, tarih öncesi ömrün ayrıntılarına ışık tutuyor. Yağmur damlası izleri bile o devirdeki iklim şartları hakkında bilgi veriyor.
DİNOZORLARDAN ÖNCESİNE YOLCULUK
Bu keşif, dinozorlardan yaklaşık 50 milyon yıl öncesine ilişkin bir periyoda işaret ediyor. Araştırmacılar, bu eski sürüngenlerin hayat üslubu, beslenme alışkanlıkları ve etrafları hakkında daha fazla bilgi edinmek için çalışmalara devam ediyor. Claudia’nın “sıfır taşı” olarak isimlendirilen bu bulgunun etrafında daha fazla fosilin bulunabileceği düşünülüyor.
Keşif, geçmişte tropikal bir gölün kenarında yaşamış bitkiler, hayvanlar ve iklim şartları hakkında yeni bilgiler sunabilir. Bilim insanları, ayak izlerini inceleyerek bölgedeki ömrün nasıl bir ekolojik istikrara sahip olduğunu anlamaya çalışıyor.